Kullandığınız Browser Flash'ı Desteklemiyor.

EĞİTİMDE PİSKOLOJİK HİZMETLER

Eğitimde Piskolojik Hizmetler

Merkezimizde sürdürülen eğitim danışmanlığı hizmetleri aile, çocuk ve alanda çalışan profesyonellere yönelik yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalarla, bireylerin öğrenim ve gelişimleri desteklenmektedir. Bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan programlarla, gelecek planlarının güçlendirilmesi ve bireylerin yetenekleri, becerileri doğrultusunda yönlendirmelerin yapılması planlanmaktadır. Bu destek hizmeti sayesinde bireylerin, ailelerin ve alanda çalışan uzmanların motivasyonlarını ve özgüvenlerini arttırarak daha planlı ve güvenli bir gelecek kurmalarını amaçlamaktayız.

Okul korkusu

Okul Korkusu kavramı okul ile ilgili değişik korkuları barındırıyor. Nedenler arasında başarı baskısı, arkadaşlardan, öğretmenlerden veya bir dersten korkma sıralanabilir.Müdahale ne kadar erken olursa ve korku henüz büyümemişse çocuğun da başa çıkma şansı o derece yüksek oluyor.

Okulu kırmak
Dersten uzaklaşmak için derse girmekten kaçınmak veya daha ilginç ve rahatlatıcı bir ortama yönelmek örneğin bir futbol maçına veya yüzme havuzuna gitmek gibi …Bu davranışlar toloreedilebilecek sıklığın üstüne çıkmışsa bir uyum bozukluğu olarak karşımıza çıkar. Aslında her öğrenci en az bir kere kendi ilgisini çeken cazip bir ortamı tercih edip okulu kırma macerasını yaşamıştır. Ancak bunun sıklıkla tekrarlanması ve artması psikolojik desteği gerektirir. Bu durumda aile de destek almalıdır.

Okul Fobisi ise farklı…
Fobi kişinin belirli obje veya ortamlara karşı spesifik korku duymasıdır, örneğin bir hayvana, kapalı yerlere veya karanlığa karşı duyulan aşırı korku fobi olarak adlandırılır. Okul fobisi ise özel bir fobi türüdür. Çocuklar panik halinde bir korku ile okula gitmeye tepki gösterirler. Bu bağlamda anneden ayrılma korkusu, anneye fazla bağımlılık, problemli aile içi ilişkiler, üstünde çalışılmamış ayrılma yaşantıları, kayıplar veya aşırı şok yaşantılar gibi faktörler devreye girebilir. Korku yaşantısı ile birlikte mide bulantısı, karın ve baş ağrısı gibi bedensel belirtiler de ortaya çıkabilir.

Korku çocuk tam evi terk edeceği zaman ortaya çıkar. Ebeveynin sert davranışları veya yumuşak ikna etme çabaları, sakinleştirme çalışmaları genelde etkisiz kalır. Okul fobisi nedenlerini ağırlıklı olarak aile çevresinde aramak gerekir.

Okul Korkusu nasıl gelişir?
Okuldaki problemler bu korkuyu güçlendirir, örneğin başarısız olma kaygısı, arkadaşlarının kendisine karşı birleşerek tavır almaları, küçümsemeleri, alay etmeleri, öğretmen ile uyuşmazlık vb.… Sonuçta çocuk veya genç korkudan kurtulabilmek için okula gitmeyi reddeder. Bir süre okulda olmamak onu rahatlatsa da suçluluk hissetmeye başlar, çünkü ailesinin beklentisini bir türlü yerine getirememiştir. Okul isteksizliği ve onunla birlikte gelen başarısızlıkların artması okul korkusunu iyice artırmıştır. Çocuk kendisini bir şeytan üçgeninin içinde buluverir. Sonunda okuldan uzaklaşmalar, başarısızlıkla gelen suçluluk duygusu onu kaosa sürükler.

Korkuya hangi davranış şemaları ve bedensel belirtiler eşlik eder? Anne ve babalara, öğretmenlere ve uzmanlara belirli davranış özellikleri ve bedensel belirtiler çoğu kez uyarı sinyali verir.

Okul korkusu sonucu karın ağrısı, baş dönmesi, baş ağrısı, ishal, uyku düzensizliği, konsantrasyon problemleri, tırnak yeme, altını ıslatma,, değişken ruh hali gibi belirtiler sıklıkla ortaya çıkabilir. Davranış değişikliği geniş bir spektruma yayılır. Sabahlarıinatlaşma, okula giderken refakat edilme isteği, açıkça okula gitme isteksizliği gibi…Ebeveyne yönelik suçlamalar, örneğin“beni okula götürürsen, sen beni istemiyorsun, sevmiyorsun” öğretmene yönelik şikayetler…”Çok sert, ödevler çok zor” veya belirli arkadaşlardan yakınmalar gibi…Davranış problemleri ve hastalık belirtileri eğer aile içinde çatışmalar, ayrılmalar ve belirsizlikler varsa, veya çocuk aile içinden bir bireyi kaybetme kaygısını taşıyorsa artar. Sanki evden ayrılınca olumsuz şeyler olacakmış gibi düşünerek de okula gitmeyi reddedebilir.

Bedensel belirtilerde mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir. Bu belirtiler psikolojik sıkıntılardan kaynaklanıyorsa uzman aile ile birlikte ortak bir önlem üzerinde anlaşmalıdır. Bedensel rahatsızlıklar nedeni ile okula gitmeme gibi durumlara izin verilmemelidir, çünkü bu kez çocuk hastalıklara sığınarak okuldan uzak kalmayı deneyecektir.Bu da hem bedensel hem de psikolojik hastalıkları artıracaktır.

Anneden ayrılma korkusu ile ortaya çıkan okul fobisinde ise ayrılmanın her iki taraf için de bağımsızlık ve özgüvene bir adım olduğunu düşünmek gerekir. Davranış terapisi çocuğa korkularını çözücü, özgüven geliştirici ve sosyal kabulünü sağlayan bir çalışma programı (training) sunar. Ebeveyn, öğretmen ve uzman gözlemleri büyük önem taşır. Kaçış davranışının sebebine inmek ve okulda korkuyu çözen faktörleri saptamak gerekir. Okulda güven duyulan bir öğretmen veya okuldaki psikolojik danışmanla sorunlar mutlaka paylaşılmalıdır. Çocuğa okulda başarılar yaşatılmalıdır. Onun için cazip ve yeni öğrenme hedefleri geliştirilmelidir. En büyük motivasyonun “başarıyı yakalamak” olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sınav kaygısı

SINAV KAYGISI NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sınav kaygısı, öğrencinin sınavla ilişkili çoğu gerçekçi olmayan olumsuz beklentilerinin yarattığı yoğun sıkıntı hissidir. Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir. Çünkü kaygı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ama kaygı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar.

Stres ve kaygı durumda vücutta birtakım hormonal değişiklikler meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, titreme, çarpıntı, terleme gibi belirtiler ortaya çıkar. Sınav yaklaştıkça belirtiler daha çok artar ve sıkıntının şiddetine göre kimi zaman öğrencinin sınavı terk etmesine, hatta sınava giremeyecek duruma gelmesine neden olur. Sonuç olarak akademik olarak çok başarılı olabilecek bir öğrencinin başarısızlığına sebep olabilir.

SINAV KAYGISINI TETİKLEYEN FAKTÖRLER

Ebeveynin ve eğitim verenlerin beklenti düzeyinin yüksek olması

Her çocuğun akademik olarak güçlü ve zayıf olduğu alanlar olabilir. Doğru yaklaşım ve eğitim ile çocuğun zayıf yönleri geliştirilebilir, eksik yönleri tamamlanabilir. Ama ebeveynin ve öğretmenlerin başarı hırsıyla çocuğu yapabileceğinden fazla bir başarı göstermesi için zorlamaları çocuğun ya kaygısını çok arttıracak ya da tam tersine ders çalışmaktan tamamen soğumasına sebep olacaktır.

Çocuğun kişilik yapısı

Hepimiz anne babalarımızdan belli bir genetik miras alarak doğarız. Bu zeminin üzerinde zaman içerisinde çevrenin de etkisiyle kişilik gelişir ve kendine özgü olan kimliği oluşur. Bazı çocuklar doğaları itibariyle ve anne babanın da eğitimi neticesinde mükemmeliyetçi bir kişilik geliştirme eğiliminde olabilirler. Bu çocuklar daha yarışçı, sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslayan, ve kendisinden beklentisi yüksek çocuklar olurlar. Bu tip çocuklarda sınav kaygısı daha fazla ortaya çıkar.

Sınavla ve sonuçlarıyla ilgili olumsuz beklentiler ve düşünce kalıpları

Sınav kaygısını yaşayan çocukların çoğu enerjilerinin büyük bir bölümünü sınav esnasında yaşabileceklerini olumsuzlukları düşünerek harcarlar.
Sık olarak rastlanan yanlış düşünceler:
“Sınavı kazanamazsam kötü bir eğitim alacağım”
“Ailemin benim için yaptığı bütün harcamalar boşa gidecek”
“Öğretmenlerimi hayal kırıklığına uğratacağım”
“Ablam/ağabeyim bu okulu kazanmıştı, ben kazanamazsam başarısız sayılacağım”
“Sınavda her şeyi unutacağım”
“Ya sınavda cevapları kaydırırsam”
“Başkaları benden daha fazla çalışıyor, bu çalışmayla kazanmam mümkün değil”
“Asla konuları yetiştiremeyeceğim”

SINAV KAYGISI KONUSUNDA ANNE-BABA ve ÖĞRENCİNİN GÖREVLERİ
Hiçbir şey çocuğunuzun ruhsal ve bedensel sağlığından daha önemli değildir. Kesinlikle mutlu olamayan bir çocuk başarılı da olamaz. Bu nedenle sınav öncesi ve sonrası her dönemde çocuğunuzun yanında olun. Onu ne kadar sevdiğinizi ona her zaman hissettirin. Sınava hazırlık döneminde onun için yaptığınız maddi manevi tüm desteği, onu sevdiğiniz için yaptığınızı, kazanmasından ziyade onun çaba göstermesinin ve elinden geleni yapmasının sizin için daha önemli olduğunu mutlaka belirtin. Çocuğunuza başarıya adım adım ulaşıldığını, bunun bir maraton olduğunu hatırlatın. Herkes gibi onun da performansının zaman zaman düşebileceğini unutmayın. Bu gibi dönemlerde onu motive edip yüreklendirin. Bilgi eksikliği olan konuları vakit geçirmeden tespit edin ve gerekli olan önlemleri alın. Kaygıyla baş edemediğini görürseniz profesyonel destek almaktan kaçınmayın. Çocuğunuzu iyi gözlemleyin, ruhsal bir sıkıntı yaşıyorsa, dikkat ve öğrenme sorunları yaşıyorsa bunların sebebini ve çözümünü bulmaya çalışın.

Öğrenci neler yapmalıdır?

*Sınavın sonucuna değil sürece odaklanın
*Sınav ve sonuçlarını düşünmek zihinsel enerjinizi ve zamanınızı boşa harcamanıza neden olur. Günlük çalışma planları yapın, nasıl ilerlediğinize kendinizde şaşıracaksınız.
*Olumsuz düşüncelerden uzak durum
*Daima olumlu düşünmeye özen gösterin. Karamsar ve negatif düşüncelerle değerli vaktinizi boşa harcamayın. Hiç kimse sınava tüm bilgileri tam olarak bilerek giremez. Mutlaka bilgilerin bir kısmı unutulacaktır, önemli olan bunu en aza indirgemektir. Zihinsel enerjinizi yeni bilgileri öğrenmek ve eski bilgilerinizi tekrar etmek için kullanın.
*Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın
*Herkesin öğrenme ve çalışma stili farklıdır. Sizin bir deneme sınavında başarılı olamamanız, bir sonrakinde de başarısız olacağınız anlamına gelmez. Başkalarının ne yaptığını düşünmek yerine eksikliklerinizi tamamlamaya çalışmanız daha faydalı olacaktır.
*Planlı hareket edin, doğru ve etkili ders çalışın
*Ders çalışırken kısa dönemli planlar yapmanız çok önemlidir. Tamamlanan her hedef kendinizi daha iyi hissetmenizi ve bir sonraki adımı atmak için daha hevesli olmanızı sağlayacaktır.
*Anlamadan, ezberleyerek çalışmak da bilgilerin çabuk unutulmasına sebep olacak, yorum yapma yeteneğinizi zayıflatacaktır. Anlamadığınız kısımları, çok basit bir şey bile olsa öğretenlerinize sormaktan çekinmeyin.
*Kendinizi iyi tanıyın, en iyi ne şekilde öğrendiğinizi tespit edin.
Ve mutlaka dinlenmeye zaman ayırın. Önemli olan çok çalışmak değil, etkili çalışmaktır.
*Motivasyonunuzu yüksek tutun
*Kendinize güveninizi hiçbir zaman kaybetmeyin. Küçük de olsa eski başarılarınızı sık sık hatırlayın.
*Ailenizden ve öğretmenlerinizden destek istemekten çekinmeyin
*Moraliniz bozulduğunda, belli bir konuyu öğrenmekte zorluk çektiğinizde, çalışma programınızı oluşturmakta güçlük çektiğinizde yardım istemekten çekinmeyin. Unutmayın her başarılı sporcunun onu başarıya götüren bir antrenörü vardır. Bazen dışardan kendi göremediğimiz bazı eksiklerimizin bize söylenmesi çok faydalı olmaktadır.
*Beslenmenize dikkat edin
*Bol bol sebze ve meyve tüketin. Fazla yağlı ve ağır yemekler yemeyin. Kafein içeren içecekleri çok fazla alırsanız, sinirlilik ve çarpıntı yapacaktır.
*Doğru nefes alın ve gevşeme egzersizleri yapın

okul ve meslek seçimi

Şimdi yeni bir döneme geçmenin ve hayatta kalıcı değişimler yapmanın tam zamanı. Artık genç erişkinliğe geçişin ilk tohumlarını atmak ve onları yeşertmek için çaba göstermek gerekiyor. Eski zamanlarda bu dönemde hayatta yapılması gereken üç önemli tercih olduğu söylenirdi. Bunlar, arkadaş seçimi, eş seçimi, iş seçimiydi ve yine denir ki, zevk alarak bir işi yapıyorsan ömür boyu çalışmak zorunda kalmamışsındır. Amerika’da üniversite ikinci sınıfta başlayan bölüm seçimlerinin, ülkemizde maalesef 15–16 yaş arası gençler tarafından yapılması bekleniyor.

Gençlerin bütün meslek ve sosyal yaşamını belirleyen bu önemli kararın da aceleye getirilmemesi gerekir; çünkü severek ve keyif alınarak yapılan bir mesleğin yerini hiçbir şey tutamaz. Son yıllarda yapılan mülakatlarda da diploma kadar, o işin ne kadar istenip istenmediğine ve o işe ne kadar uygun olunup olunmadığına da bakılmaktadır. Baba mesleği ya da popüler mesleklere yönelmeden önce, gençler kendilerini bu mesleğe ne kadar hazır hissettiğini sorgulamalı, asıl istediklerinin bu olup olmadığına karar vermelidirler. Gençler hayallerinin mesleğini ancak kendilerini çok iyi tanıyarak keşfedebilirler. Bu zorlu yolculukta öğrencilerin kendileri için yapabilecekleri pek çok şey varken, aynı zamanda kabul etmeseler de anne-babalarının da desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. İnsan ömrünün büyük bir bölümünün çalışarak geçtiği düşünülürse, bir gün kişinin ve toplumun mutlu olması ve iyi ilişkiler kurabilmesinin öneminin anlaşıldığı, ilerleme çabasında olan toplumların mesleklerine uygun, işinin ehli ve bütün inceliklerini bilen, kendisine ve çevresine yeni fırsatlar oluşturabilecek nitelikli insanlardan oluşmuş bir dünyada yaşayabilmek dileğiyle…

Gençler Neden Yanlış Seçimler Yapıyor?

1- Bir ya da birkaç öğretmeninden ya da çevresindeki diğer başarılı kişilerden etkilenip, düşünüp, muhasebesini yapmadan önerdiği mesleklere yönelebiliyor.
2- Evde aile baskısından kurtulmak isteyen genç kızlar sadece daha bağımsız ve özgür olmak için tercih etmediği üniversitelere girebiliyor, ya da meslekleri kabul etmek zorunda kalabiliyor.
3- Genç erkekler ise, askerliklerini ertelemek için ilk tercihlerinden olmayan hatta hiç istemediği üniversitelere girebiliyor.
4- İşin kolayına kaçarak ya da aile baskısıyla baba mesleklerini devam ettirebiliyorlar.
5- Kimi gençler de ekonomik durumunun yetersizliğinde dolayı sadece parasız ya da burslu öğrenime ilgi gösterebiliyor.
6- Daha fazla para ve saygınlık kazanma umuduyla, günümüzün popüler mesleklerini seçerek de yanlış seçimler yapabiliyorlar.

Yanlış Seçimlerin Sonuçları ve Etkileri

1- Böylesi rasgele ve alelacele yapılan seçimlerin sonucunda iş ve öğrenim yaşamında istenilen başarı ve çabayı göstermek zordur. Gençler seçtiği bölümün ya da mesleğin gerektirdiği başarıyı ya da çabayı gösteremediklerinde ve aradıklarını bulamadıklarında sıkıntı ve kaygı duyabilir, aşağılık duygusuna kapılabilirler. Bu da çabayı azaltır.
2- Çalışma ve öğrenim hayatında çatışmalar, sürtüşmeler ve tartışmalar başlayabilir. Bu durum sadece gencin kendisine ve ailesine tedirginlik vermekle kalmaz, işin ve öğrenimin başarısını ve verimini düşürür ve gencin geleceğini olumsuz yönde etkiler.
3- Kimi zamanda başka bir meslekte olamamanın pişmanlığı içinde yakınmalar, bir ömür boyu sürebilir.
4- Bu durum bireyin günlük yaşamını etkileyeceği gibi toplumun çalışma düzenini de etkiler. Toplum içinde tedirginliği arttırırken, iş verimini, çalışma gücünü, ekonomik hayatı ve toplumsal gelişmeyi yavaşlatır ve engeller.

Anne - Babalara Öneriler:

1- Bu süreçte anne-baba olarak evladınıza karşı sabırlı olmanız gerekir.
2- Evladınızı dinlemeli ve seçimlerinin olası sonuçları üzerine konuşmalısınız.
3- Gerçekçi beklentilere sahip olup, onun yeteneklerine uygun mesleği seçmesine yardımcı olmalısınız.
4- Kişilik özelliklerini, değer yargılarını, ilgi alanlarını, yetenek ve becerilerini keşfetmesine yardımcı olmalısınız.
5- Meslekleri tanımasına, fikir edinmesine ve ilgilendiği meslekte staj yapmasına destek vermelisiniz.

Öğrencilere Öneriler:

1-Kendinizi tüm dış baskılardan ve etkilerden uzak tutup, kendi isteklerinizi, becerilerinizi ve yeteneklerinizi belirleyin ve tercih yapmak için çok acele etmeyin. Kendinizi daha iyi tanımak için okulların rehberlik servislerinden, kariyer danışmanlarından ya da psikolojik danışma merkezlerinden destek isteyebilir, uygulanan envanter ve testler aracılığıyla kendinizi keşfedebilirsiniz.
2- Meslekler hakkında açıklayıcı kitaplar okuyabilirsiniz.
3- Üniversitelerin ders programlarını içeren kitaplara da göz gezdirebilirsiniz.
4- Düşündüğünüz mesleklere ait iş yerlerine ziyaretlerde bulunup, yaz ayını staj yaparak geçirip geçiremeyeceğinizi öğrenebilirsiniz.
5- Gazetelerin ya da kariyer sitelerinin insan kaynakları eklerini takip edebilir, yazılmış makale ya da önerileri okuyabilirsiniz.
6- Farklı meslek gruplarının tanıtıldığı televizyon programlarını da seyredebilirsiniz.
7- Okulunuza davet edilen ya da dışarıda konferans, panel ya da seminerleri olan farklı meslek sahiplerini dinleyebilir, bizzat tanışabilirsiniz. Kariyer günleri meslek seçiminin en etkili yöntemlerindendir.
8- Üniversiteleri gezebilir, mezun olmuş öğrencilerle konuşabilirsiniz.

Bireysel Rehberlik

Motivasyon

Eğitsel Rehberlik